Patronun ’Sağ Kolu’ Olmanın Bedeli: Stres, Sınırlar ve Stratejiler
- İzel İrem GÜRGAN

- 14 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 May
Bir Patronun En Yakınındaki Çalışan Olmanın Psikolojik ve Operasyonel Maliyetleri
‘’Patronun sağ kolu olmak’’ sadece bir pozisyonun tanımı değil, güven ve sorumluluk manifestosudur.
Günlük, idari ve tüm yönetimlerin sorumluluğunu üstlenen bu kişi, birden fazla işi yönetme becerisine sahip, temsil yeteneği güçlü, iletişimi doğru kullanan, disiplinli bir profesyoneldir. Bir nevi şirketin dış dünyaya olan görünen yüzüdür. Patron ile çalışanlar arasında her zaman köprü görevi üstlenirken, seçilmiş bir ketumluk özelliğini sürdürerek, aynı zamanda da iletişimi doğru kullanabilmelidir. Empati ve doğru bir strateji ile hareket etme özelliğidir.
Ancak bu ‘prestijli’ görev görünmeyen pek çok zorluğuda beraberinde getirmektedir.
Sürekli erişilebilir olma baskısı, aşırı iş yükü, her an tetikte hissetmek, özel hayatın yok olan sınırları…
Harvard Business Review araştırmaları gösteriyor ki üst düzey yöneticiler organizasyonel verimlilikte kritik rol oynarken, aynı zamanda tükenmişlik riski en yüksek grup arasında yer alıyor.
Patronun Sağ Kolu Olmanın Görünmeyen Maliyetleri
1- Kronik Stres ve Tükenmişlik Riski
HBR'ın 2023 çalışmasına göre üst düzey yöneticiler ‘’yoğun iş baskısı’’ nedeniyle pek çok kişisel olumsuzluğu beraber yaşamaktadır. Uyku problemleri, ek olarak yoğun stresin meydana getirdiği fiziksel ve ruhsal sağlık problemlerini de tetikleyebilmektedir. Bunun sebepleri arasında yüksek sorumluluklar, her an ulaşılabilir olma kültürü ve acil durumlara müdahale beklentisinide içermektedir.
2- Sınırların Erezyonu
Bazı organizasyonlarda, üst düzey yöneticilere ‘’ Hayatını bu işe adamak’’ gibi dikte edilen istekler ise en uçarı isteklerin başında geliyor. Mesai saatleri dışında arama, mesaj ve iş e-postalarına yanıt verme zorunluluğu bulunuyor. Sonucunda özel hayatın işe feda edilmesi ve kişisel zamanın azalmasına sebep oluyor.
3- Aşırı İş Yükü
Patronların stratejik rollere odaklanmak yerine, operasyonel detaylara aşırı müdahil olma ve mikro yönetici davranışları sergilemeleri en büyük tuzaklardan biridir. Özellikle aile şirketlerinde veya hiyerarşik kültürü güçlü organizasyonlarda bu davranış daha yaygın hale geliyor. Dolayısı ile zaman kayıpları ve yetki erezyonları oluşuyor.
Harvard araştırmaları, mikro yönetimin çalışan verimliliğini %40'a kadar düşürdüğünü gösteriyor (HBR,2022).
Görünmeyen başka boyutlarından biri ise patronların üst düzey yöneticilerini kişisel asistan olarakta kullanma arzuları sonucunda oluşan yetenekleri kayıplarıdır.
''Bir patronun, satış yöneticisinden köpeğinin veteriner randevusunu ayarlaması ve konuyla ilgilenmesini istemesi, iki saatlik stratejik zaman çalması ile sonuçlanabiliyor''
4- ''Kendine Odaklı'' Toplantı İstekleri
''Harvard Business Review'ın 2024 raporuna göre, üst düzey yöneticilerin %62'si patronun kişisel gündemli toplantıları nedeniyle haftada 6 saat verim kaybediyor.''
Patronun şirkete geldikten sonra tüm hayatı durdurmak istemesi, çalışanların rutinini hiçe sayan bir benmerkezci liderlik örneği oluşturmaktadır. Dolayısı ile organizasyon içerisinde çalışanlarda psikolojik güvenliği zedeleyebilmektedir.
Toplantı gündemlerinin sürekli değişmesi, aynı konuların tekrarı 'Bu toplantı gerçekten gerekli mi?'' sorgulamasına yol açar. Basit bir örnek ile,''Bir organizasyonda pazarlama yöneticisi, patronun her sabah spor sonrası fikirlerini dinlemek için plansız 1 saatlik toplantılar yapması nedeniyle pazarlama stratejilerini haftaya sarkıtmak zorunda kaldı.''
Peki tüm bu durumlar 'Sağlıklı' bir şekilde nasıl yönetilir?
1- Sınırları Netleştirmek: ‘’Acil ve Önemli’’
Patron ile birlikte mutlaka ''Toplantı Kuralları'' belirleyerek ‘’Acil’’ ve ‘’Önemli’’ ayrımı yapılmalıdır. Google Takvimlerinizde ''Deep Work Blokları'' oluşturun.
''Plansız toplantılar 15 dakikayı aşamaz.''
''Bugünkü toplantıda hangi 3 kararı almamız gerekiyor?'' sorusunu her seferinde sorun.
2- Stres Yönetimi İçin Bilimsel Yöntem
Üst düzey yöneticilerin %65'i, ani krizlerin iş performansını olumsuz etkilediğini belirtiyor (HBR, 2023).
‘’Kriz, normalin içerisinde bir anormallik durumudur.’’
Bu anlarda bir ''İtfaiyeci modeli'' ile yaklaşmak etkili olabilir.
Söndür: Acil duruma anlık müdahale edin.
Soğut: Durumu stabilize edin.
Analiz Et: Kök nedenleri belirleyerek tekrarını önleyin.
Bu tarz stresli görevlerde, korunmayı etkin kılmak hem kişisel sağlığı korur hem de profesyonel performansı arttırır. Bunun için gün içerisinde çok basit bir alışkanlık edinmek bile gün akışını olumlu etkileyebilir.
Harvard Tıp Okulu ‘’4-7-8 Nefes Tekniği’’ önermektedir. Bu teknik , stres ve kaygıyı azaltmaya , uyku sorunlarını çözmeye ve genel rahatlama sağlamaya yardımcı olan bir nefes egzersizdir.
3- İletişimde Proaktif Olmak
Kişisel sınırların belirlenmesi ve korunması önemli bir algoritmadır. Pek çok şirkette patronların iletişim dillerinin ve davranışlarının sınırları zorlayan bir aşamaya geldiğini hepimiz biliyoruz.
''Bir satış yöneticisi, patronunun mesai saatleri dışında herhangi bir şey istemiyorum demesine rağmen, her hafta sonu saat 23:00'te attığı acil WhatsApp mesajlarına yanıt vermemeyi öğrenerek 'Cumartesi günleri dijital detoks yapıyorum' kuralını koyabilir.
''Hayır'' Demeyi Öğrenin ancak profesyonelce bunu gerçekleştirin.
Harvard'ın 2023 çalışması, 'hayır' diyebilen yöneticilerin iş tatmininin %40 daha yüksek olduğunu gösteriyor.
''Bu projeye odaklanmam için önce mevcut X işini tamamlamalıyım.''
''Pazar günleri ailemle zaman geçiriyorum, pazartesi sabah bu konuyu değerlendirebiliriz.''
Sonuç: ‘’Gücünüzü Koruyun’’
‘’Patronun sağ kolu olmak, bir maraton koşusudur.'' Enerjinizi stratejik olarak harcamazsanız, kısa sürede tükenirsiniz. Ancak sınırlarınızı korur, bilimsel yöntemler ile stresi yönetir ve iletişimi açık tutarsanız, bu rol sizi bir sonraki liderlik pozisyonuna hazırlayacaktır.’’






Yorumlar